Ula Köylerinden Yaşlılar Anlatıyor “Biz Bu Ormanla Yaşadık”: Doğa Hafızası Üzerine Bir Sözlü Tarih Projesi
Bu proje, Muğla ili Ula ilçesi köylerinde yaşayan yaşlıların doğa hafızalarını sözlü tarih yöntemi ile kaydetti. Proje sonucunda yaşlıların doğa anlatımlarını içeren bir kitapçık yayınlandı. Ula ilçesi yüz yaşı aşkın kızılçamlardan oluşan ormanları içeriyordu. Uzun zamandır yangın görmemiş bu bölgede yaşlılar doğa korumaya uygun yaşama kültürü hakkında kayda değer bilgiye sahipti. Sözlü tarih yöntemi yazılı tarihe alternatif olarak geçmişi kaydetmek için kullanılan bir tarih yöntemiydi. Özellikle hızlı değişen sosyo-ekonomik ilişkilerin parçası olan kişilerin bilgileri kaydedilmesinde iyi işleyen bir bilgi toplama, kaydetme, yorumlama yöntemiydi. Projenin odağına aldığı yaşlı köylüler, bölgedeki kaybolmaya yüz tutmuş kadim biyoçeşitlilik, orman koruma, orman yangınlarıyla mücadele etme yolları, tarım, hayvancılık ve mevsim döngülerine dair ekosisteme dair yerel bilgilerin taşıyıcısıydı.
Proje sonucu ortaya çıkan yayın, GEF SGP öncelikleri ile beş temel eksende kesişti:
1. Yaşlıların doğa hafızalarının kaydedilmesi sürdürülebilir yaşama alışkanlıklarını ortaya koydu. Bu bakımdan biyolojik çeşitliliğin korunmasına kalıcı katkı sağladı.
2. Akdeniz Çanağı’nın spesifik bir bölgesinde iklim değişikliğinin gündelik yaşamdaki etkilerini kayıt altına aldı. Enerjiyi tutumlu ve verimli kullanmak için geçmişten bugüne uygulanmış taktikleri açığa çıkardı.
3. Ormanla yüzyıllardır birlikte yaşayan yerel halkın iyi örnek teşkil edecek deneyimlerini ortaya çıkardı. Bu bakımdan, sürdürülebilir orman yönetimine katkı sağladı.
4. Yerel bilginin kuşaklardır taşıyıcısı olan yaşlıların hayvancılık, bahçecilik, tarım, orman bakımı gibi tecrübeleri kayda geçirildi. Bu açıdan, yöre halkının insani güçlenmesine ve olası yoksullukla mücadelesine doğrudan katkı sağladı.
5. Yaşlı erkeklerin yanı sıra en az onlar kadar önemli bilgilerin sahibi ve taşıyıcısı olan yaşlı kadınlar inisiyatif ve karar alan kişiler konumunda dinlendi. Kadınların yaşamın aktif özneleri olarak görülmesi toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağladı.